İlk olarak metroyla bulutlu bir pazar sabahında -Pazar gidin diyorum çünkü Bricklane sadece pazarları kuruluyor- Metrodan Liverpool Street'te iniyoruz.Yürüme mesafesinde mi bilmediğimiz için birine sorduk,otobüse binmemiz gerektiğini söylediler -ne yazıkkı numarasını hatırlayamıyorum- Yine yolculardan birine sorarak bizi indirmesini rica ettik.Ve tatil boyunca ana felsefem olan "kalabalığı takip et"i burda da uygulayarak pazarın başladığı sokağa giriyoruz.Çok ilginçtir ki yıllar önce resmini Tumblr'da ah keşke gitsem diyerek paylaştığım vintage giyim mağazasını karşımda bulunca baya sevindim.

First of all we went there by using the tube in a cloudy sunday morning -I said sunday because Bricklane market only opens in Sundays.- We got off the tube at Liverpool Street.We asked for advice to someone because we didn't know where the market was.And I've been adviced that we should take a bus.Then we took a bus and we got off upon advice.We followed the crowd-this is my main travel motto- and finally found the market.As soon as we walked into the street I saw a vintage shop which I already posted a photo on tumblr years ago.It really shocked me.

Sokağa girince eski eşya,meyve,kıyafet,kitap,plak tezgahları ya da dükkanları sıralanıyor.Benim en sevdiğim şeyler vintage şeyler biliyorsunuz ki.O yüzden burası bana cennet gibi geldi.

Surely the coolest part of Bricklane was a street-art.

Sokaktan aşağı yürüdükçe bir de yemek pazarı var ki acayip kalabalık.Ama çok değişik şeyler deneyebilirsiniz.Fiyatları diğer yemek pazarlarıyla aynı.Ben hotdog aldım :D

Theres a food market which is realy really crowded when we walked down the street.You can try foods from very various cuisines.Prices are same as other food markets.I tried hotdog :D

Tavsiyelerim;

*Kesinlikle Camden Towndan daha ucuz.Orada beğendiğiniz bir şeyi buraya bakmadan almayın.

*Kesinlikle yemek pazarına uğrayıp,birşeyler deneyin.